27 Temmuz 2015 Pazartesi

2072/ALAN HAKİMİYETİ?



        TC.

OSMAN TÜRKOĞUZ

TV. İzmir;18 Eylül 2012./27 Temmuz 2015.İki elimde böcek öldürme ilacı ile çöp bidonlarına ilaç sıkarken, bir Hanımefendi, ne yaptığımı sordu.”Siz, böceklere ve sineklere karşı ne yapıyorsunuz?”Dediğim de,”evin pencerelerini kapatarak eve ilaç sıkıyoruz! Dedi.”Tıpkı bizim paşaların yaptığı gibi!”dediğim de, hayretle ”ne ilgisi var!?Dedi.”sivrisineklerin,her türlü haşerenin,karasakalı yobazların ve gerillanın evimize,yurdumuza girmesi beklenemez.Yuvalarına

Üredikleri yerlere giderek oralarda öldürülmeleri gerekir. Bendeniz, haftada bir gün, mahallemizdeki çöp bidonlarını ilaçlayarak hepsini de

 Öldürüyorum. Ayrıca eve tek ve tek gelenleri sineklikle öldürüyoruz!”Dediğim de,”bu yaz neden sinek az şimdi anladım!”Sizin mesleğiniz neydi Beyefendi?”DEDİ.”Kimselere meramını anlatamayan Eski bir jandarma komando subayı!?Dedim.Çok şey öğrettiniz,belediye reisimize de anlatsanız olmaz mı?!Dedi.                                                                           ilk İletme yazım:

                         Hayrette ve Dehşet içindeyim! Sivil araçla nereye Beyler! Dinarın Çölovasında eşkıyaların hüküm sürdüğü bir dönemde1957/1958/;yaşlı bir köylüden yardım etmesini istediğimde şu yanıtı almıştım:"Sayın Komutanım; sizler, gelip geçicisiniz. Eşkıyalarımız bizlerle kalıcı. Siz kanunu uygularsınız; eşkıyalar silahlarını kullanırlar. Size en çok bir kuzu keseriz, kalırsanız altınıza yün yatak sereriz.Eşkıyaların karılarımıza ve kızlarımıza yan bakmasına sesimiz çıkmaz.Ben,Cumhurbaşkanımızın bir ziyafetinde bulundum,en küçük eşkıyaya sunulandan çok fakirdi,kadın bile yoktu.Beni sürekli koru,her türlü yardımımı da al.Siz,daha çok gençsiniz!"Sakarya Meydan Muharebesini kazandıran,Başkomutan Mustafa Kemal tarafından verilmiş olan  stratejik emir:

Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz. Onun için küçük, büyük her cüzütamı, bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük, büyük her cüzütam ilk durabildiği noktada, tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip muharebeye devam eder. Yanındaki cüzütamın çekilmeye mecbur olduğunu gören cüzütamlar, ona tabi olamaz.

 Bulunduğu mevzide nihayete Kadar sebat ve mukavemete mecburdur."Başkomutan Gazi Mustafa Kemâl.

            İŞTE,HER TÜRLÜ MUHAREBENİN STRATEJİSİ.BUNU Türk Ordusunda yalınız Tümgeneral Osman Pamukoğlu ve Jandarma Binbaşı Erdal Sarızeybek UYGULAMIŞTIR.HİÇ BİR GENERAL/PARDON PAŞA/ BU GERÇEĞİ GÖREMEMİŞTİR”.KALEKOL”,ASKERİ KORUR,EY GERİLLADAN HABERSİZ PAŞALAR.ALANI VE HALKI KİM KORUR?!ÖRS—ÇEKİÇ TAKTİĞİNİ NEDEN UYGULAMADINIZ? YALAKALIĞIN SONUNU, 30 TEMMUZ 1920, AFYON KOLORDU BİNASINDA MUSTAFA KEMAL ANLATMIŞTI.

                ALAN HÂKİMİYETİNİ YİTİRMEK=YENİLMEKTİR.

        Bölücü Terör Örgütü militanları kaç kişilik gruplar halinde dolaşıyorlarsa, mücadele de o miktar askeri güçle yapılmalıdır. Terör Bölgesinde sivil otobüsle asker nakletmek, teröre yem vermektir. Daha önce de minibüslerle korumasız 35 Askerimizin kanına girilmişti. Yalınız Muhkem karakollar kurmak; davul ve zurna ile büyük askeri güçleri mücadeleye sevk etmek zayiat vermek demektir. Önemli olan ALAN HÂKİMİYETİDİR! Bendeniz, bunu 14 Nisan 1985’te;Terörle Mücadele konusunda, Konya’da oynadığımız plan tatbikatında en büyüğümüze bile /Jandarma Genel Komutanı Sayın Orgeneral Mehmet Buyruk/anlatamamıştım! Terörist dağda ise, mücadele de dağda sürdürülür. Operasyonla gidip, gelmek mücadele değildir. Alan Hâkimiyetini Teröriste bırakmak, halk desteğini de yitirmektir. Bir otobüs dolusu Mehmetçiğimizi de bir teröriste yem vermektir! Saygılarımla.”Yazmış ve yayımlamıştım. En büyük Paşamız, kurmay başkanı Tümgeneral Hulusi Sayın imzası ile de bir genelge göndermişti:”KARAKOLLARIN ETRAFINA MEVZİ KAZILACAK, VALİLERDEN TEMİN EDİLECEK ÖRME TELLERLE DE KARAKOLLARIN KAPI VE PENCERELERİ KAPATILACAK…”

        Gelelim asıl anlatmak istediğim ibretlik konumuza:

        Avrupa’da her hangi bir otele indiğinizde önce bir soru sorarlar:”Q’elest votre nasyonalité=Milliyetiniz nedir? Dinini, mezhebini soran olmaz, isteseler de soramazlar. Bir Fransız, Fransızım der. Bir İtalyan da İtalyanım der. Ortaasyadaki Türkler de Kırgızım, Türkmenim,     Azeriyem der. Dinlerini söylemek ihtiyacı duymazlar. Bizdeki garipliğe ne buyurulur! Dinler, insanların iç âlemlerinin bir parçasıdır ve Tanrıya ulaşma yollarıdır. Hukuk, Ahlak, Örf gibi.”Efendim, bendeniz Atatürkçüyüm ve koyu da Müslümanım! Bendeniz hem Türküm hem de Müslümanım!”Türklük tek başına bir değer taşımıyor mu? İnsanların ulusal nesepleri neden ilgilendirir diğer insanları.”Efendim; bendeniz her iki âlemde de Türkoğlu Türküm!”Ben, ıslah ve iflah kabul etmez bir Atatürkçüyüm!”İnancım ve inançsızlığım yalınız beni ilgilendirir! Samimi ve dürüst olmak zorundayız. Saygılarımla.

                                                                 

 

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi